Olympos

Olimpos, Antalya ‘nın batısında, Kemer ile Adrasan arasındadır.

Antalya – Finike yolundan Olympos ‘a gitmek için Ulupınar ‘dan harabe levhasının olduğu yola sapmak gerekir. Dar fakat nefis güzellikteki yol bizi Olympos ‘un sahiline kadar indirir. Harabeye ulaşmak için çayı geçip geniş kumsalda biraz yürüdükten sonra Olympos ‘un içinden geçen çay kenarına ulaşılır. Çayın yanından giden patika yol bizi harabenin içine götürecektir.

Antalya Çıralı OlymposÇıralı, Olympos Antik Kenti ‘nin yanındaki köyün adıdır. Olympos İ.Ö. II. Yüzyılda kurulmuş bir liman kentidir. İ.S. XV. Yüzyıla kadar varlığını korumuştur. Ünlü Bellerophontes Efsanesi burada geçmiştir. Antik kent eşsiz güzellikteki bir vadinin iki yakasındadır. Vadi ve kentin denize ulaştığı yerde kumsal çok güzel bir plaj oluşturur. Olympos ‘dan yaya olarak bir saatte ulaşılabilen Çıralı ilginç bir doğa harikasıdır. Yerli halkın “Yanar” dedikleri bu dağda, doğal gaz sızıntısının oluşturduğu ve binlerce yıldır hiç sönmeden yanan alevler yükselir gökyüzüne. Buraya ilk kez gelenlerin Çıralı Köyü ‘nden bir rehberle birlikte Yanartaş’a gitmelerini öneririz.

Antalya Çıralı Olympos Akdere ‘nin (Gök Dere ya da Olimpos Çayı ‘da denilmektedir) mansabına yakın kesiminde vadinin iki yakasında kurulmuş olan Likya Bölgesi ‘nin en büyük kentlerinden olan Olimpos ‘un kuruluş tarihi helenistik döneme kadar gitmektedir (N. Zafer 1985, A. Atilla 1991). Şehir M. Ö. 11. Yüzyılda üzerinde OLYM yazılı sikke bastırmış ve M. Ö. 100 yılında Likya Birliği içerisinde 3 oya sahip önemli bir kent haline gelmiştir.
M. Ö. II. Yüzyıl sonlarında Çiçero, Olimpos ‘u zenginlikler ve sanat eserleriyle dolu bir kent olarak tarif etmektedir. Kent doğu – batı yönünde yaklaşık 600 m. kuzey – güney yönünde 250 m. genişliğinde bir alana yayılmıştır. M. S. 141 ve 526 yıllarında iki kez deprem geçiren kent M. Ö. 1. Yüzyılın ortaları ve M. S. 4. yüzyılda olmak üzere iki kez de korsanlar tarafından yönetilmiştir.

Antalya Çıralı OlymposOlimpos aynı zamanda Hıristiyanlığın da erken yayıldığı kentlerden birisidir. Papaz Methodius M. S. 300 yılında kenti ziyaret etmiştir. Kent 7 ve 8. Yüzyıllardaki Arap istilalarından sonra 9. Yüzyıldan 16. Yüzyıla dek Cenevizli tüccarların üssü haline gelmiştir. Barboros Hayrettin Paşa ‘nın Akdeniz ‘de Türk egemenliğini sağladığı 16. Yüzyıldan sonra kent tamamen terk edilerek harabe haline gelmiştir. Bugün Olimpos ‘da görülen kalıntılar Geç Roma Erken Bizans dönemine aittir. Antik yapıların büyük bir bölümü çoğunluğu defne ve böğürtlen çalısı olmak üzere sık bir bitki örtüsüyle maskelenmiştir. Antik kentte bugüne dek ciddi bir kazı yapılmamıştır. Sadece 1991 ve 1999 yıllarında Antalya Müze Müdürlüğü ‘nün başkanlığında bazı eserlerin etrafındaki bitkiler temizlenmiş ve bakım çalışması yapılmıştır.